Osmanlı
ile haçlı donanmaları arasında 1560 senesinde yapılan deniz muhârebesi. Preveze
mağlûbiyetinin izlerini silmek isteyen Avrupalılar, Türkleri Batı Akdeniz’den
çıkarabilmek için, Turgut Reis’i Cerbe’de vurup askerini imha etmek gayesinde
idiler. Ancak bu sayede Tunus ve Trablus İspanya’nın eline geçecekti. Türklerin
burayı yeniden ele geçirmeleri ise yılları alırdı.
Medhiye
kalesinin yıkılmasından sonra, Tunus beylerbeyi Turgut Paşa’nın elindeki en
müstahkem kale, Cerbe kalesi idi. Turgut Paşa, burasını özellikle son senelerde
iyice tahkim etmişti. Cerbe adası, Trablus’
Haçlı
donması 1559 senesi yazından itibaren Sicilya adasının Messina limanında
toplanmaya başladı. On dört bin kara askerini taşıyan doksan dokuz parçalık bir
donanma aynı senenin Eylül ayında harekete hazır duruma geldi. Ancak bu sırada
Türk donanması Akdeniz’de bulunduğu için, sefere çıkmaya cesaret edemediler.
Haçlı donanmasının deniz harekâtının idaresinden sorumlu olan Gian Andrea
Doria, Preveze deniz muhârebesinde mağlûb olan Andrea Doria’nın yeğeni idi.
Donanmaya bindirilen kara askerine ve donanmaya Sicilya kral naibi ve
Medinaceli Dukası Don Juan de Cardona başkumandanlık ediyordu. Haçlı
donanmasını meydana getiren Papalık donanmasına Prens Plamino Orsini, İspanyol
donanmasına Don Sanchez, Sicilya filosuna da Don Juan de Cardona kumanda
ediyordu. 1560 Şubat’ında toplanan haçlı donanmasındaki gemi sayısı 200’e
ulaşmış ve asker bindirilerek hazır hâle gelinmişti. Preveze yenilgisinden
sonra hıristiyan âlemi, böyle bir donanmayı bir araya getirememişti.
Haçlı
donanması 10 Şubat 1560’da Sicilya’dan ayrıldı. Hava muhalefetinden dolayı
ancak 2 Mart’ta Cerbe önlerine gelebildi. Ayın yedisinde karaya asker çıkardı.
Aynı gün Turgut Paşa durumu İstanbul’a bildirdi ve sayıca kalabalık düşmana
karşı koyamıyacağını anlıyarak Trablus’a çekildi. Cerbe kalesi 12 Mart günü
düştü ve adaya haçlılar hâkim oldu. Adayı ele geçiren haçlılar, Trablus’a
taarruz etmeden önce hazırlık yapmak ve adayı tahkim etmek için çalışmaya
başladılar. Cerbe kalesini yıkarak yerine muazzam bir kale inşâ ettirip, elli
top yerleştirdiler ve 2200 kişiden müteşekkil bir garnizon kurdular.
Durumu
öğrenen Sultan, donanma komutanı Piyâle ve Turgut paşalara, bu önemli mevkiin
geri alınması için emir verdi. Piyâle Paşa, 4 Nisan 1560’da 120 parçalık
donanma ile İstanbul’dan hareket etti. Yolda Midilli sancakbeyi Kurdoğlu
Muslihiddîn Mustafa Reîs, Rodos sancakbeyi Kurdoğlu Ahmed Bey üçer kadırga ile
Piyâle Paşa’ya katıldılar. Bu tecrübeli denizcilerden başka, donanmada Uluç Ali
Reis, Seydi Ali Reis, Cafer Reis, Karesi beyi Gazanfer, Kocaeli beyi Ali Börtek
gibi meşhur denizciler bulunuyordu. Donanma-yı hümâyûn Malta yakınlarında iken
Turgut Paşa’nın gönderdiği bir kadırga, haçlıların hâlâ Cerbe sularında
olduğunu Piyâle Paşa’ya bildirdi. Donanma-yı hümâyûn 13 Mayıs akşamı Cerbe
adası açıklarına vardı. Derhâl toplanan harp dîvânında, ilk önce düşman
amiralinin bulunduğu geminin imha edilmesi, bunun için de Barbaros Hayreddîn
Paşa’nın Preveze’de kullandığı taktiğin uygulanması ve Türk donanmasının sol
kanadına Uluç Ali Reis, ihtiyat filosuna da Seydi Ali Reis’in kumanda etmesi
kararlaştırıldı. Türk donanmasının geldiğini öğrenen haçlılar arasında büyük
bir kargaşalık ve şaşkınlık başgösterdi. Haçlı donanması tek elden idare
edilemediği için fikir ayrılıkları ortaya çıktı. Bir hayli tereddütten sonra,
açık deniz muhârebe nizâmı aldı. 14 Mayıs 1560 sabahı Osmanlı donanmasının
açtığı topçu ateşine, haçlılar mukabele ettiler. Bu top düellosundan sonra,
Osmanlı donanmasının ikiye ayrılarak yaptığı ustalıklı manevra düşman
donanmasını darmadağın etti. Bir kısmı adanın arkasındaki kanala kaçtı, bir
kısmı batırıldı, bir kısmı ise ele geçirildi. Düşman donanmasında bulunan otuz
bin askerden yirmi bini öldü, boğuldu veya esir edildi. Akdeniz târihinin en
önemli vak’alarından olan Cerbe zaferi, bâzı düşman amirallerinin yakalanmasını
sağladı ise de, başkumandan Medinaceli dukası harbin sonlarına doğru bir kaç
gemiyle İtalya’ya kaçabildi. Gün batmadan Türklerin zaferi kesinleşti. Piyâle
Paşa üç gün boyunca kaçan düşmanı takibi etti ve mühim kısmını batırdı. Ele
geçirilen 21 harb ve 29 nakliye gemisinden büyük kısmı ağır yaralı olduğu için,
ancak on dokuz tanesi İstanbul’a götürülebildi. Bu muhârebede Osmanlı
donanmasının zayiatı çok az oldu. Bir kaç küçük Türk gemisi batmış ve
şehîdlerin sayısı bini bulmamıştı.
Haçlı
donanmasının hezimeti Avrupa’da özellikle İspanya ve İtalya’da büyük teessür
uyandırdı. Ceneviz kilisesinde küçük yeğeninin galip gelmesi için devamlı duâ
eden, çok ihtiyar olan Preveze mağlûbu Andrea Doria, haberi duyunca, yatağa
düşerek kısa bir süre sonra öldü.
Piyâle
ve Turgut paşalar denizde bu büyük muhârebeyi kazandıktan sonra, Cerbe kalesini
ele geçirmek için on dört bin kişilik bir kuvvet ile karadan kuşatma harekâtına
geçtiler. Don Alvora de Sandi’nin savunduğu kalede, donanmadan sığınanlarla
birlikte sekiz bin sekiz yüz kişilik bir kuvvet vardı. İspanyollar büyük bir
gayretle kaleyi müdâfaa etmişlerse de, çekilen susuzluk ve Türk azmi karşısında
ancak altmış üç gün dayanabildiler. Kale 30 Temmuz günü ele geçirildi.
Piyâle
Paşa, Cerbe kalesini bir garnizon tahsis ettikten sonra Trablus’u ziyarete
gitti. Üç gün Trablus’ta katan Piyâle Paşa komutasındaki donanma-yı hümâyûn,
Turgut Paşa’nın katılmasıyla 10 Ağustos’ta İstanbul’a doğru yola çıktı. 27
Eylül günü İstanbul’a giren donanmayı büyük bir halk topluluğu, elçiler,
vezirler ve sultan karşıladı. Kânûnî Sultan Süleymân bu tören sırasında en
küçük sevinç eseri göstermiyerek; “İşte insan bütün bunları görüp de gururuna
kapılmamalı, her şeyin cenâb-ı Hakk’ın inâyetiyle olduğunu düşünüp, Allahü
teâlâya şükr etmelidir” dediğini, İspanya büyükelçisi Baron de Busbecq
hatıratında yazmaktadır.
Cerbe
deniz muhârebesi ve Cerbe kalesinin zaptı, Türklerle İspanyollar arasında
Akdeniz hâkimiyeti için olan en kanlı muhârebelerden biridir. İki taraf da
bütün imkânlarını kullanarak üstün bir kahramanlık göstermiştir. Bu muhârebede
Osmanlılar az şehîd vermekle beraber bir çok değerli donanma kaptanını
kaybetti. Cerbe zaferi, Türklerin târihleri boyunca Preveze’den sonra
kazandıkları en büyük deniz zaferidir. Cerbe’de bulunmak, vaktiyle Preveze’de
bulunmak gibi, Türk levendleri arasında büyük bir şeref sayıldı. Şu veya bu
levend, Preveze’de veya Cerbe’de bulunmuştur diye övüldü. Her ikisinde de
bulunan Türk levendleri, arkadaşları arasında, gıpta edilmeye değer
kaharamanlar derecesine yükseltildiler.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Kitâb-ı Bahriye (Pîrî Reis, Ankara 1988);
sh. 663
2) Ferah (Zekeriyâzâde, Selimağa Kitaplığı No:
768)
3) Fetihnâme-i Cebre (Nidâî, British Muzeurm
No: 23.984)
4) Tuhfet-ül-kibar; sh. 108
5) İkinci Cerbe Harbi Üzerine Vesikalar
(Kaymakam Safvet, T.O.E.M. -1326, cüz-1 1326 cüz2)
6) Rehber Ansiklopedisi; cild-3, sh. 211
7) Kâmûs-ül-a’lâm; cild-3, sh. 1776
8) Türk Deniz Savaşları; cild-1, sh. 260
9) Osmanlı Devleti Târihi (Hammer); cild-6,
sh. 1754
10) Osmanlı Târihi
Kronolojisi; cild-2, sh. 318
11) Osmanlı Târihi
(Uzunçarşılı); cild-2, sh. 387
12) Târih-i Peçevî;
cild-1, sh. 246
13) Târih-i
Solakzâde; sh. 544